25 TEMMUZ 1921 SALI
Batı Cephesi’nde Türk
Ordusu -geri yürüyüşünü tamamlayarak- tamamen Sakarya nehrinin doğusuna çekilir.
Böylelikle, 8 Temmuz’da Yunanlıların ileri hareketiyle başlayan ve Türk
ordusunun yenilgisiyle sonuçlanan Kütahya – Eskişehir Savaşları sona erer.
Mustafa Kemal, Kâzım
Karabekir’in, Meclis’te kabul edilen Anayasa ve kurulan Müdafaa-i Hukuk Grubu
hakkında aydınlatılmasını isteyen 11.7.1921 tarihli telgrafına şu cevabı
gönderir:
“Bugünkü Büyük Millet
Meclisi, Müdafaa-i Hukuk örgütünün esas ilke olarak tespit etmiş olduğu görüşler
üzerinde ısrarla ve azimle yürümektedir. Müdafaa-i Hukuk Grubu, bu grubun
programını teşkil eden esas maddede izah olunduğu şekilde, memleketin tam bir
bağımsızlık içinde barışa kavuşmasını temin gibi kısa ve kesin bir gaye ile
kurulmuştur”.(a)
(a)
Anayasa Kanununda
Halkçılık esasına dair
25 VII 1921
Şark Cephesi Kumandanı
Kâzım Karabekir Paşa Hazretlerine
Hoca Raif Efendinin
efkârile teşkilâtı esasiye kanunu ve Müdafaai Hukuk Grubu hakkındaki iş‘arı
devletleri üzerine arz eylediğim izahatı âtiye zati kumandanileri için mucibi
kanaat olacağından bu esas dairesinde icap edenlerin de münasip surette tenvir
ve suitelekkinin de izale buyurulmasını rica ederim.
1- Bugünkü Büyük Millet
Meclisi Müdafaai Hukuk Teşkilâtının umdei esasiye olarak tesbit etmiş olduğu
nıkatı nazar üzerinde kemali taassup ve azimle yürümektedir. Müdafaai Hukuk
Grubu bu grubun programını teşkil eyleyen maddeî esasiyede izah olduğu veçhile
memleketin tam bir istiklâl dairesinde naili müsalemet olmasını temin gibi kısa
ve kati bir gaye ile vücude gelmiştir. Aynı maddei esasiyede teşkilâtı esasiye
kanununun tatbiki ciheti var ki teşkilâtı esasiye kanunu bütün mevzuatı idareyi
ve Türkiye hükûmetinin vaz‘ı hukukisini ihtiva eden mufassal ve tam bir kanun
olmayıp memleketin teşkilâtı mülkiye ve idaresinde icabatı zamanın istilzam
eylediği halkçılık esasını ifade eden bir düsturdan ibarettir. Bu kanunda
manayı cumhuriyet ifade eden hiç bir şey mevcut olmadığı gibi Müdafaai Hukuk
Grubunun maksadı esasisinde de katiyen böyle bir netice mevcut değildir.
Binaenaleyh, Raif Efendinin
saltanat şeklinin cumhuriyetçiliğe kalbi mahsus olduğu hakkındaki fikri bir
vehim mahzından başka bir şey olamaz, idarei merkeziyenin tevdi eylediği zevat
arasında şahsiyetleri ve ef‘ali sabıkalar ile müstahakkı tenkid olanların
bulunduğu hakkındaki iddia ise daha müsbet bir ifade ile muhtaç bulunmuş bir
maddiyettir. Her işi bütün secayayı behiye ve fezaili şahsiye ile mükemmelen
yetişmiş adamlara tevdi etmek pek kıymetli ve tatlı temenni olmakla beraber
memleketimiz gibi kahtı ricale maruz bir muhit için değil hatta dünyada en
ileri gitmiş milletler için bile her mehafil, her mıntaka, her sahibi selâhiyet
tarafından şayanı hürmet addedilecek bu kadar çok adam bulmak gayrı kabildir.
Mabadı vardır.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Reisi
Mustafa Kemal
Kaynakça:
1-
Utkan Kocatürk, Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü,
Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2007
2-Erol
Mütercimler, Fikrimizin Rehberi, 2008
3-Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu
Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün tamim, telgraf ve beyannameleri IV, 2006
4- Salih Karaoğlu, Kurtuluş Savaşı Destanı, 2010
Yorumlar
Yorum Gönder