Mustafa Kemâl Paşa ve Dağ başını duman almış marşı
Kaynakça:
25 Mayıs günü Havza’ya
doğru üç araba ile yola çıkan Mustafa Kemâl Paşa ve kurmayları, yolda devamlı bozulan
arabaları yüzünden sıklıkla durmak zorunda kalıyorlardı. Son bozulduğunda ise
ne yaptılarsa arabayı çalıştıramamışlardı. En yakın köy Karageçmiş Köyü’dür ve
yarım saat yürüme mesafesindedir. Köye kadar yürüyerek gitmeyi ve oradan bir
araba tutmayı kararlaştırırlar. Yokuş yukarı yürümeye başlarlar. Mustafa Kemâl
daha Şişli’den ayrılmadan önce bir törende öğrenci gençlerin söylemiş olduğu ve
duyduğunda çok hoşuna giden marşı anımsar. Arkadaşlarına dönerek “Size
yorulmamanız için bir çare önereceğim. Dağ başını duman almış marşını biliyor
musunuz?” diye sorar. Hepsi birbirinin yüzüne bakar. Hiçbirisi tam olarak
bilmiyordu. Bunun üzerine kendi gür ve dinç sesiyle, notasını da tekrarlayarak
söylemeye başlar:
Dağ
başını duman almış,
Gümüş
dere durmaz akar.
Güneş
ufuktan şimdi doğar
Yürüyelim
arkadaşlar.
Sesimizi
yer, gök, su dinlesin
Sert
adımlarla her yer inlesin!
Bu
gök, deniz nerede var
Nerede
bu dağlar, taşlar
Bu
ağaçlar, güzel kuşlar
Yürüyelim
arkadaşlar.
Sesimizi
yer, gök, su dinlesin
Sert
adımlarla her yer inlesin!
Bunu
bir iki kez söyleyince arkadaşları da öğrenirler ve göğüslerini gererek,
boğazlarının bütün gücüyle söylemeye başlarlar. Köye varıncaya dek bu güzel
marşı birçok kez yinelerler. Köye vardıklarında, bozulmuş olan araç arkalarından
yetişir.
26
Mart 1937’de Ankara’da okuyan Bursalı gençlerin halkevinde düzenledikleri
gecede gençler “Dağ başını duman almış” marşını söyleyince, Atatürk eski
hatırasını misafirlere şöyle anlatır:
“Ben 1919 senesi Mayısı içinde Samsun’a
çıktığım gün elimde maddi hiç bir kuvvet yoktu. Yalnız büyük Türk milletinin
asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet
vardı. İşte ben bu ulusal kuvvete, bu Türk milletine güvenerek işe başladım.
Samsun’dan Anadolu içlerine kırık bir otomobille gidiyordum. Yanımda öteden
beri yaverliğimi yapan Salih ve Cevat Abbas’tan biri bulunuyordu.(Atatürk'ün bahsettiği yaveri Cevat Abbas'tır) O kırık
otomobil Anadolu yollarında ilerlerken ben daima düşünür ve yaverime şimdi
sizin terennüm ettiğiniz şarkıyı söyletirdim. En Türk ufuklarından bir gün bir behemahal
bir güneş doğacağına, bunun hareket ve kuvvetinin bizi ısıtacağına, bundan bize
bir güç çokacağına o kadar emindim ki, bunu adeta gözlerimle görüyordum. O
şarkıyı okutup tekrar ettirmekten maksadım Türk’ün bu güneşi doğunca muvaffak
olacağını anlatmaktı. Bu sebepledir ki demin söylenen şarkı benim on sekiz
senelik bir hatıramı tazeledi. Bu şarkıyı söylemeye ön ayak olan genç bayana
teşekkür ederim.”
Kaynakça:
1-Erol Mütercimler, Fikrimizin Rehberi, 2008
2-Turgut Gürer, Atatürk’ün yaveri Cevat Abbas Gürer, 2007
Yorumlar
Yorum Gönder