28 EKİM 1919 SALI - Mustafa Kemâl: "...Altın Harp İmtiyaz Madalyasını benden kimse alamaz..."

28 EKİM 1919 SALI

Mustafa Kemâl, Tokat’ta “İhtiyat Zabitleri Teavün Cemiyeti”ni ziyaret eder ve gençlerle konuşur. Daha sonra Tokat’tan hareket ederek öğleden sonra Sivas’a döner.

Mustafa Kemâl, Tokat-Sivas yolunda, otomobilde arkadaşlarına şunları söyler: “...İstanbul’dakiler, rütbelerimi, nişanlarımı geri alacaklarmış! Hakları yok ya! Çünkü ben onların her birini bir harp meydanında, bir hizmet karşılığı kazanmıştım. Salonlarda, saraylarda değil! Haydi kordonumu alsınlar; o sarayındı. Fakat her ne ise... Zaten ben, o kimselerden önce davranarak istifamı verdim. Varsın alsınlar! Ancak (göğsündeki altın harp imtiyaz madalyasını göstererek) bunu vermem! Bunu benden kimse alamaz! Bunu, Anafartalar’da harp meydanında, ateşin karşısında benim göğsüme taktılar!”

Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti tüzüğüne ek olarak hazırlanan yönetmelik Mustafa Kemâl’in imzası ve gizli kaydıyla örgüte duyurulur. Genelgede “orduya yardımcı milli müfrezelerin kurulması, seyyar ve sabit bu müfrazelere eli silah tutan bütün gençlerin alınması” istenir.

İngiliz Yüksek Komiserliğince hazırlanan raporda, Milliyetçilerin Anadolu’nun yarısını ele geçirdiği, Merkezi Hükümet’in adeta İstanbul Belediye Meclisi durumuna düştüğü ifade edilir.


Not: Muharebe Altın İmtiyaz Madalyası, 23 Eylül 1917 tarihinde Padişah V. Mehmet Reşat tarafından Doğu cephesindeki muharebelerde gösterdiği yararlıklar nedeniyle verilmiştir. Muharebe Gümüş İmtiyaz Madalyası, 30 Nisan 1915 tarihinde padişah V. Mehmet Reşat tarafından 19'uncu Tümen Komutanıyken gösterdiği fedakârlık ve kahramanlıklar nedeniyle verilmiştir. Mustafa Kemâl'in "Anafartalar'da harp meydanında, ateşin kaşısında benim göğsüme taktılar" dediği madalya aldığı ilk imtiyaz madalyası olan "Muharebe Gümüş İmtiyaz Madalyası" olsa gerektir.

Kaynakça:

1-Kaynakçalı Atatürk günlüğü, http://atam.gov.tr/wp-content/uploads/KAYNAKÇALI- ATATÜRK-GÜNLÜĞÜ1.pdf
2-Erol Mütercimler, Fikrimizin Rehberi, 2008
3- Salih Karaoğlu, Kurtuluş Savaşı Destanı, 2010






Yorumlar