14 AĞUSTOS 1919 PERŞEMBE - Ekonomik durum

14 AĞUSTOS 1919 PERŞEMBE

Temsil Heyetinin Sivas’a gitmek için gerekli parası yok idi. Mazhar Müfit o günleri şöyle anlatır:

Satılacak, savulacak bir şeyimiz de yoktu. Benim bir altın saat kösteğim vardı, hatta onu bile nakde çevirmiştim. İşte ben bu düşünceler içindeyken Paşa’nın beni aradığını haber verdiler. Yanına gittim. Paşa adeta sevinerek, “Mazhar Müfit tamam, yol paramız var” dedi ve ekledi
“Al sana bin Lira!” Para destesini uzattı. Afalladım fakat bir hayli de geniş nefes aldım. “Paşam, nasıl oldu bu?” dedim. Parmağı ile dudaklarını kapayarak, “Üzümünü ye bağını sorma” dedi.

Mazhar Müfit’in o günlerde kaynağını öğrenemediği ancak yıllar sonra nereden geldiğini öğrendiği bu parayı emekli bir subay göndermişti. Olayı Cevat Dursunoğlu şöyle aktarmıştır:

Mustafa Kemâl yanından gelen Kâzım (Dirik), arkadaşlara Paşa’nın yola çıkmasını sağlamak için para temin etmek vazifemiz olduğunu hatırlattı. Hiçbirimizde para yoktu. Hepimiz ancak ölmeyecek kadar yaşayabiliyorduk. Paşaya hiç olmazsa bin lira kadar bir para temin etmeliydik. İlk tedbir olarak çoluk çocuğumuzun ziynet eşyasına başvurmayı hatırladık. Kadınların gözyaşlarına bakmayacaktık. Fakat bunların da boynunda, kolunda ne varsa hepsi muhacirlikte ekmek parası olarak sarf olunmuştu. Heyeti Faale üyesinden emekli binbaşı Süleyman Bey hızır gibi imdadımıza yetişti. Her anlamıyla kâmil bir insan olarak tanıdığımız Süleyman Bey nasıl bir çıkmazda olduğumuzu görerek, “Çocuklar, ben bu işin çaresini buldum. Benim tasarruf edilmiş dokuz yüz liram var. Ben altmış yaşını geçmiş bir adamım. Allahın rızasından, milletin selametinden başka bir dileğim yok. Bu parayı size veririm. Fakat bu parayı verdiğimizi ne Paşa ne de başka kimse bilmeyecek ileride Müdafa-i Hukuk’un parası olursa verirsiniz, olmazsa helal olsun. Ben devletin verdiği emekli aylığı ile geçinir, giderim.” dedi. Hepimizin gözleri yaşarmıştı. Bu adsız büyük, bizi o günkü en büyük kaygımızdan kurtarmıştı. O gün Süleyman Bey parayı getirdi. Yüz lira kadar da aramızdan toplayarak bin lira yaptık ve Kâzım (Dirik) aracılığıyla Paşa’ya ulaştırdık.”

Kaynakça:

1-Erol Mütercimler, Fikrimizin Rehberi, 2008






Yorumlar