11 NİSAN 1919 CUMA
1-Alev Coşkun, Samsun’dan önce bilinmeyen 6 ay, 2009
2- Kaynakçalı Atatürk günlüğü, http://atam.gov.tr/wp-content/uploads/KAYNAKÇALI- ATATÜRK-GÜNLÜĞÜ1.pdf
3- Semih Yalçın, Mütareke döneminde Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’daki faaliyetleri, A.Ü. Tarih Bölümü, Tarih Araştırmaları Dergisi, 1995
Bir gün sonra 15.
Kolordunun başına geçmek üzere yola çıkmaya hazırlanan Kâzım Karabekir, 11
Nisan Cuma günü Mustafa Kemal Paşa’yı Şişli’deki evinde ziyaret etti. (Kâzım
Karabekir Paşa’nın bu göreve atanma tarihi 13 Mart 1919’dur) Kâzım Karabekir,
Mustafa Kemal Paşa’yla yaptığı sohbette 15. Kolordu’nun başına geçmek üzere
hareket edeceğini söyler ve şöyle devam eder:
“Vaziyetimizin
vehametini İstanbul’da durdurmak imkansızdır. Burada [İstanbul’da] ancak
İtilafın arzularını uygulamaktan başka bir şey yapılamaz. Halbuki Şark’ta [doğuda]
milli bir hükümetin esasını hazırlamak ve ordunun kuvvetini de koruyarak vahim
sulh [barış] şartları karşısında milli istiklalimizi kurtarmak için mücadeleye
girişmek mümkündür. İtilaf Devletleri’nin Anadolu istilasına kalkışacaklarını [işgal
edeceklerine] ümit etmiyorum. Çünkü işgal amaçları olsa ellerindeki büyük
kuvvetlerin gerek Dicle ve gerekse de Fırat boylarından ve her tarafı kuvvetsiz
sahillerimizden muzafferâne yürüyüşlerine ne engel vardır? Bence muharebenin
fazla devamına muktedir değillerdir. Gerek milletler gerek ordular artık yorgun
bir halde istirahate geçmişlerdir. Doğuya asker sevkine halk engeldir.
…Bence mesele Ermeni ve
Rumlarla boğuşmaktan ibaret kalacaktır. Doğu’daki Ermeni ordusunu silah
bırakmaya mecbur ettikten sonra, Batı’daki Yunan ordusunun girişimlerine engel
olabiliriz. Ümidimin aksine İtilaf devletleri’nin de işe karışmaları konusuna
gelince; bu fikir bizi istiklal savaşına girmekten alıkoymamalıdır. Bu görev
milletten daha ziyade biz komutanlara düşüyor. Çünkü henüz Anadolu’da savunma
yapacak güçte ordularımız vardır. Silahımız, cephanemiz bitmiş değildir. Son
fişeği atmadan teslim olan bir kale komutanı nasıl vatan haini olarak
nitelendirilirse, biz de ona benziyoruz. Çünkü Anadolu bir kale, biz de onun
komutanlarıyız.
Kararım şudur: Doğu’da çeşitli adlar altında bir takım
oluşumlar başlamıştır…. Önce Doğu’daki bu oluşumları Erzurum’da birleştirerek
herhangi bir tehlikeye karşı bir milli taarruz hazırlamayı düşünüyorum. Yani
bir milli Türk Hükümeti esası. Eğer istiklâlimize dokunulmaz, sadece Doğu
illeri tehlikeye düşerse, derhal Erzurum’da bu milli hükümet faaliyete başlar
ve ben de bu milli hükümetin emrinde bir ordu komutanı olarak Doğu’nun
savunmasını üstüme alırım. Eğer tehlike bütün vatan için görülürse, çıkacak
hükümet yeni bir Türk milli devleti olur ve bizler de bütün vatanın savunulması
görevini yerine getiririz. Eğer bu ihtimal gerçekleşirse, sorunun halledilmesi
daha güç olacaktır, bu nedenle bütün arkadaşlarımızın Anadolu’da kıt’aları
başında bulunmaları gerekir. Derhal ilk fırsatta Doğu’daki tehlikeyi bertaraf
ederiz. Bütün kuvvetler Batı’ya yöneltilebilir. Ben bu vaziyette Doğu’daki rolümü
başarıyla yapabilirim. Batı meselesi açık kalmıyor. Zat-ı samilerinden ricam da
bir an evvel sizin de Anadolu’ya geçmekliğinizdir. Her makamın namuslu siması,
genç komutanların Anadolu’ya atılmasına taraftardır. Bunun için derhal sizin
bir vazife ile gitmeniz mümkündür. Eğer mümkün olmazsa özel bir tazrda da
gelebilirsiniz. Önce Erzurum’da toplanalım ve milli hükümet esasını kuralım.
Ben Trabzon ve Erzurum’da, siz gelinceye kadar bu esası hazırlarım.” [nitekim
öyle olacaktır]
Mustafa Kemal Paşa’nın
buna cevabı “Evet bu da bir fikirdir” şeklinde olur. Kâzım Karabekir Paşa ise
cevaben “Paşam fikir değil karardır. Ben işe başlayacağım ve ikmal-i namus için
uğraşacağım. Eğer iş düşündüğüm gibi basit çıkmaz da İtilaf Devletleri
işgalleri başlarsa bile Doğu’daki milli Türk hükümeti kolay kolay mahvolmaz. Ve
bu suretle Türklüğün ölümü mukadderse, pek pahalıya mal edilir. Erzurum
dağlarında durmazsak Ermenistan dağlarında, bu yeni Türk Hükümeti yine yaşar.
Paşam İstanbul’da çok kalmayınız ve buradaki diğer komutanlar üzerinde de
etkili olarak bir an önce Anadolu’yu güçlendirelim. Birçok batmış milletler
istiklallerine kavuşurken, asırlar doldurucu muazzam tarihi olan Türk Milletini
kurtaralım” der.
Mustafa Kemal Paşa “
Vaziyet size hak verdiriyor. İyi olayım gelmeye çalışırım” şeklinde cevap
verir. (Mustafa Kemal Paşa o günlerde bir kulak rahatsızlığı geçirmektedir)
Anılarında bahsettiği
şekliyle Kâzım Karabekir’e göre Mustafa Kemal Paşa’yı Anadolu’ya geçmeye özendiren
kendisidir. Rauf Orbay da anılarında Karabekir Paşa’nın artık İstanbul’da
birşey yapılamayacağını, o bakımdan Anadoluya ve özellikle Doğu’ya gelmelerini
tavsiye ettiğini belirtmiştir. Paşa’ya da aynı tavsiyede bulunduğunu söyleyen
Karabekir’e Orbay şöyle cevap verir: “Esasen Mustafa Kemal Paşa’da başka türlü
düşünmemektedir, yakın zamanda kesin bir karara varılacağını kuvvetle
umuyorum.” 13 Kasım gününden bu yana İstanbul’da bulunan Mustafa Kemal Paşa’nın
çabaları da Kâzım Karabekir Paşa’nın düşünceleri ile aslında aynı yönde
olduğunu göstermiştir.
Kaynakça:
1-Alev Coşkun, Samsun’dan önce bilinmeyen 6 ay, 2009
2- Kaynakçalı Atatürk günlüğü, http://atam.gov.tr/wp-content/uploads/KAYNAKÇALI- ATATÜRK-GÜNLÜĞÜ1.pdf
3- Semih Yalçın, Mütareke döneminde Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’daki faaliyetleri, A.Ü. Tarih Bölümü, Tarih Araştırmaları Dergisi, 1995
Yorumlar
Yorum Gönder