25 MART 1919 SALI
Mevlanzade Rıfat tarafından çıkartılan Hukuk-u Beşer Gazetesi’nde 14 Mart 1919 Cuma günü “Esbab-ı mucibeli sualler” başlığı altında bir yazı yayınlanmış idi. Bu yazıda ordu mensuplarına karşı çok ağır bir suçlamada bulunulması üzerine Mustafa Kemal Paşa aynı gün Harbiye Nezaretine bir dilekçe yazmıştı. Yazdığı bu dilekçe bir şekilde basına sızar ve 25 Mart 1919 günü Vakit Gazetesi’nde yayınlanır. (Gazetede yayınlanan yazı ve Mustafa Kemal Paşa'nın cevabı ile ilgili paylaşımım blogta 14 Mart tarihinde vardır)
Mustafa Kemal'in Harbiye Bakanlığı'na gönderdiği dilekçe gazetelerde yayımlanır yayımlanmaz, Mevlanzade Rıfat bu dilekçede kendisine hakaret edildiği gerekçesiyle Mustafa Kemal Paşa’yı savcılığa şikayet eder. 28 Mart 1919 günü mahkemeye cağrılan Mustafa Kemal, başına gelenleri yıllar sonra şöyle anlatacaktır:
"Bir gün bir celpname aldım. Hakaret zanlısı sıfatıyla bir hafta sonra mahkemeye çağrılıyordum. Yaman çatmıştık. Aklımı başıma topladım. Kumandanlık mevkiinde değildim. Siyasi bir şey de yapamazdım. Hukuk çareleri bulmalı idim. İsterdim ki bu mahkemede bulunayım. Fakat o zamanki İstanbul gazetecilerinin en aşağısı ile karşı karşıya gelmek çok gücüme giden bir şeydi. Bundan başka davanın bazı yüksek politikacılar tarafından hazırlanma bir plan neticesi olduğunu da düşünüyordum. Ne yaparsam yapayım, mutlaka mahkum olacaktım. Bu vesile ile birçok derdimi döksem bile bunlar mahkeme salonlarının duvarları içinde kalacaktı. Tanıdığım Avukat Sadettin Ferit Bey'i davet ettim. Kendisine vaziyeti anlattım ve fikrini sordum:
'Dava ehemmiyetlidir', dedi; 'mahkûm olmanız ihtimali vardır.'
'Amma yaptın canım, ben hiç de mahkûm olmak niyetinde değilim!'
Kaynakça:
Mevlanzade Rıfat tarafından çıkartılan Hukuk-u Beşer Gazetesi’nde 14 Mart 1919 Cuma günü “Esbab-ı mucibeli sualler” başlığı altında bir yazı yayınlanmış idi. Bu yazıda ordu mensuplarına karşı çok ağır bir suçlamada bulunulması üzerine Mustafa Kemal Paşa aynı gün Harbiye Nezaretine bir dilekçe yazmıştı. Yazdığı bu dilekçe bir şekilde basına sızar ve 25 Mart 1919 günü Vakit Gazetesi’nde yayınlanır. (Gazetede yayınlanan yazı ve Mustafa Kemal Paşa'nın cevabı ile ilgili paylaşımım blogta 14 Mart tarihinde vardır)
Mustafa Kemal'in Harbiye Bakanlığı'na gönderdiği dilekçe gazetelerde yayımlanır yayımlanmaz, Mevlanzade Rıfat bu dilekçede kendisine hakaret edildiği gerekçesiyle Mustafa Kemal Paşa’yı savcılığa şikayet eder. 28 Mart 1919 günü mahkemeye cağrılan Mustafa Kemal, başına gelenleri yıllar sonra şöyle anlatacaktır:
"Bir gün bir celpname aldım. Hakaret zanlısı sıfatıyla bir hafta sonra mahkemeye çağrılıyordum. Yaman çatmıştık. Aklımı başıma topladım. Kumandanlık mevkiinde değildim. Siyasi bir şey de yapamazdım. Hukuk çareleri bulmalı idim. İsterdim ki bu mahkemede bulunayım. Fakat o zamanki İstanbul gazetecilerinin en aşağısı ile karşı karşıya gelmek çok gücüme giden bir şeydi. Bundan başka davanın bazı yüksek politikacılar tarafından hazırlanma bir plan neticesi olduğunu da düşünüyordum. Ne yaparsam yapayım, mutlaka mahkum olacaktım. Bu vesile ile birçok derdimi döksem bile bunlar mahkeme salonlarının duvarları içinde kalacaktı. Tanıdığım Avukat Sadettin Ferit Bey'i davet ettim. Kendisine vaziyeti anlattım ve fikrini sordum:
'Dava ehemmiyetlidir', dedi; 'mahkûm olmanız ihtimali vardır.'
'Amma yaptın canım, ben hiç de mahkûm olmak niyetinde değilim!'
Maksadımı pek tabiî
olarak kavramayan avukatım cevap verdi:
'Elbette. Fakat müsaade
ederseniz davacının vekili ile konuşayım!'
'Hayır, müsaade edemem. Ben, haklı olduğumu biliyorum. Davacının avukatı ile görüşmeye ne lüzum var? Bu iş yolumun üstüne çıkan bir dikendir. Biraz daha zamana ihtiyacım var. Davayı, lehime de kazanmanızı istemiyorum. Yalnız, bana zaman kazandırabilir imsiniz?'
'Buna söz verebilirim!'
'Hayır, müsaade edemem. Ben, haklı olduğumu biliyorum. Davacının avukatı ile görüşmeye ne lüzum var? Bu iş yolumun üstüne çıkan bir dikendir. Biraz daha zamana ihtiyacım var. Davayı, lehime de kazanmanızı istemiyorum. Yalnız, bana zaman kazandırabilir imsiniz?'
'Buna söz verebilirim!'
İlâve ettim:
'Bu vesile ile
oyalanmak, belki de hürriyetimden mahrum kalmak istemem. Siz buna mani
olabilirseniz en büyük iyiliği yapmış olursunuz!'
Vekilim bir iki defa
mahkemeye gitti, davayı dağıttı, bana o kadar zaman kazandırdı ki, İstanbul'dan
çıktığım gün henüz mahkeme bitmiş değildi."
Kaynakça:
1-Alev
Coşkun, Samsun’dan önce bilinmeyen 6 ay, 2009
Yorumlar
Yorum Gönder